top of page

Yetişin Çocuklar

Güncelleme tarihi: 29 Kas 2020

Umut, çocukların kuracağı dünyada...

Eğitimci dostlardan bir beklentim var!

“Bu kitabı sadece ebeveynler için değil , aynı zamanda eğitimci meslektaşlarım için de yazdım. Hatta daha çok onlar için yazdım. Bu kitap asıl ulaşması gereken ebeveynlere ancak siz eğitimci meslektaşlarım aracılığıyla ulaşacak! Çünkü bu kitabın en çok ulaşmasını istediğim kesim kitap okuma alışkanlığı az olan ebeveynler. O nedenle daha çok çocuğun geleceğine bir etkim olacaksa bu ancak siz eğitimci meslektaşlarımın sayesinde olacak. Amacım, çocuklarımızın hem evde anne babaları tarafından hem de okulda öğretmen ve yöneticileri tarafından en son bilimsel verilerin ışığında yetiştirilmesi, desteklenmesi.”

İyi okumalar dostlar.

Yazarımız Prof. Dr. Selçuk Şirin, New York Üniversitesinde çocuk gelişim dersleri vermekle beraber eğitimden gelişime kadar araştırmalar yapan bir eğitimcidir. Doğan Kitap aracılığıyla Mart 2019’da çıkan “Yetişin Çocuklar” kitabı onun yirmi küsur yıllık akademik çabasının bir ürünüdür. Prof. Dr. Selçuk Şirin akademik kimliğinin yanı sıra çocuklarının gelişimi ve eğitimiyle yakından ilgilenen, onlara iyi bir gelecek sağlamaya çalışan bir babadır. Zaten kitabında kendisinin tecrübe etmediği hiçbir şeyi okurlarına önermediğini ifade eder.


Prof. Dr. Selçuk Şirin kitabında ön söz yerine, neden böyle bir kitap yazmaya ihtiyaç duyduğunu anlatmayı tercih etmiştir. Anlattığı her konunun sonuna ise anlattıklarıyla ilişkili, ebeveynlere notlar bırakmıştır. Bu notların bir fener gibi ebeveynlerin yolunu aydınlatacağını düşünmekteyim. Şirin, kitabını ise beş ayrı bölüme ayırır: Çocuk Yetiştirmenin ABECE’si, Erken Çocukluk Dönemi, Okul Dönemi, Ergenlik Dönemi, Bu Çocuklar da Bizim. Yazarımız ayırdığı bu bölümlerin bütününde günümüz ebeveyn-çocuk ilişkisindeki bağın kuvvetli olmasının temelini oluşturacak soruları sorar, bu sorulara ise hem bilimsel verilerle hem de tecrübelerinden yola çıkarak yanıtlar verir.


Kuşkusuz her aile çocuklarının sağlıklı, mutlu ve başarılı olmasını ister. Bunun için de televizyonlarda, sosyal medyada uzmanların sundukları çocuk yetiştirme reçetelerini çocuklarına uygulamak isterler ancak gözlerinden kaçırdıkları muazzam büyük bir şey vardır: "Her çocuk özeldir". Bir çocuk için geçerli olan yöntem bir diğer çocuk için geçerli olmayabilir. Her çocuğun özel olduğu, hazırbulunuşluk seviyesinin farklı olduğu bilinmelidir ve bu bilinçle çocuklara yaklaşılması gerekmektedir. Bu noktada Aamir Khan’ın öğretmen karakteriyle oynadığı “Yerdeki Yıldızlar (Her Çocuk Özeldir)” filmini izlemenizi öneririm. Film, disleksi rahatsızlığı olan bir çocuğun ailesi tarafından bu rahatsızlığının fark edilmemesi üzerine yaşanılan çatışmayı, bilişsel ve sosyal-duygusal süreci gözler önüne sunmuş ve öğretmeninin desteğiyle de bu sorunları nasıl aştığı etkileyici bir şekilde işlenmiştir.


Yazarımız kitabın son bölümünü ise yoksul çocuklara, işsiz gençlere ve ülkemizde sayısı her geçen gün artan mülteci çocuklara ayırmıştır. Bu çocukların sorunlarına değinir ve kendi çocuklarımız kadar başkalarının çocuklarını da dert etmemiz gerektiğine vurgu yapar. Bizim çocuklarımızın geleceğini, başka çocukların geleceğinden ayrı düşünülemeyeceğini, onlara iyi bir eğitim ve gelecek sunmanın sadece onlara değil aynı zamanda kendi çocuklarımızın geleceğine yatırım yapmak olacağına dikkat çeker.


En nihayetinde, hepimizin bildiği üzere eğitim önce ailede başlar, bu yüzden de aileye düşen sorumluluklar hayati önem arz eder. Çünkü çocuk evde anne ve babadan gördükleriyle büyür. Evde yapılan her şey onların hayata bakış açısını, diğer insanlarla ilişkisinin nasıl olacağını belirler. Anne baba çocuklara rol modeldir, bunun için çocuklarına gereken hassasiyeti göstermeli ve çocuklarının gerisinde kalmamalıdır. Çocuklarını iyi analiz edip, ihtiyaçlarına cevap vermelidirler. Kitabın kimlere hitap ettiğini, yazarımızın sözlerini aktararak başlamıştım yazıma ve yine onun sözleriyle yazımı sonlandırmak istiyorum.


“Bir gün köyde kuzuları koyunlardan ayırmakta başarısız olunca, dedem elini çaresizlikle havaya kaldırıp, “Bu çocuk, ekmeğini nasıl kazanacak ?” demişti. Kaz da otardım koyun da. Ama hiçbirinde çok iyi değildim. Elimden tırpan, yığın işi de pek gelmezdi. Acaba, diyorum, becerikli bir köylü olsaydım, köyü terk eder miydim? Köy işlerimdeki beceriksizliğimdir beni okulda başarılı olmak zorunda bırakan…”


Fatma KÖSE


364 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

EĞİTİMLİK

eğitimi düşünen blog

bottom of page