"Mantık sizi A noktasından B noktasına,
bilimkurgu ise her yere götürür."
Günümüz toplum yapısında tekilleşme çok sert bir biçimde gözümüze çarpmaktadır. Bu tekilleşme, her bireyin aynı fabrikadan çıkmış gibi olmasını sağlamakta. Bu durum bireylerin, özellikle de henüz eğitim hayatını sürdürmekte olan bireylerin, yaratıcılıklarını kaybetmelerine neden olmaktadır. Yaşanmakta olan bu yaratıcılık becerisindeki eksilme sebebiyle bireyler günlük hayat sorunlarına karşı çaresiz kalabilmektedirler. Kaybolan bakış açıları yerlerini tozlu eski usul yaklaşımlara bırakmakta. Tam bu noktada yeni çağın, yeni sorunlarına karşı bireyler cevapsız ve çaresiz kalmaktadır. Bu çaresizliğin önüne geçebilmek için kaybolan yaratıcı düşünmeyi dolayısıyla çok yönlü düşünme becerisini tekrar canlandırmamız gerekmektedir.
Kısaca çok yönlü düşüncenin ne olduğunu hatırlayacak olursak... Çok yönlü düşünme bireylerin durumlar, sorunlar ve yaşantılar karşısında farklı bakış açılarından faydalanabilmeleridir. Tek bir yaklaşımdan ziyade birçok yönden ve boyuttan yaklaşabilmek, disiplinlerarasılık, ıraksak düşünme olarak özetleyebiliriz.
Peki, nasıl oluyor da edebî bir tür olan bilimkurgu bizlere çok yönlü düşünme becerisi kazandırabiliyor? Bunu cevaplamak için bilimkurgu ve çok yönlü düşüncenin ortak alt başlıklarına kısa kısa değinmemiz gerekecek. Bunlar:
Alternatif Gerçeklikler
Bilimkurgu eserleri genellikle var olmayan veya var olması muhtemel gerçeklikleri yani alternatif gerçeklikler gibi farklı fizik kanunlarını ya da değişik toplumsal yapılanmaların bulunduğu hatta farklı biyolojik temelli yaşam biçimlerinin yer aldığı ortamlarda geçmektedir. Eserler içerisinde ele alınan bu hayalî veya tahminî farklılıkların tümü bireye "Ya böyle olsaydı?" biçiminde soruları kendine yöneltmesine fırsat sunacaktır. Hiç deneyimleme fırsatı bulamayacağı sorunların nasıl çözüldüğünü okumak, bireyde bambaşka pencerelerden de bakılabileceği algısını oluşturacaktır. İşte bu farklılıkların farkına varmaya başlayan birey, günlük hayatı içerisinde de karşılaştığı sorunları tek bir çözüme bağlı kalmadan da çözebileceği gerçeğinin bilincinde olarak içsel ve de bilişsel bir hareketlilik başlatacaktır. Bilimkurgu eserlerinin ilk etkisi aslında bireylerde bu farkındalıkları oluşturmaktır.
"Bir başka yaşamak da mümkünmüş!
Gerçekler dehlizinden,
Olup olabileceklerin kıyısına..."
A. KALIP
İleriyi Yordama
Bilimkurgu eserler, bireyleri olabilecek olan durumları düşünmeye iterler. Bu sayede birey düşünme esnasında sorunlar karşısında yalnızca anlık bağlamda düşünmekten kurtulur; geçmiş, şimdi ve gelecek bağlamında yani zamansal olarak çok yönlü düşünmeye başlar. Düşünün henüz sorun ortaya çıkmamışken soruna çözüm bulduğunuz... İşte bilimkurgu temel olarak bunu yapmakta. Jules Verne, "Denizler Altında Yirmi Bin Fersah" eserinde henüz elektrikli denizaltılar yokken "Bir gün elektrikle çalışan bir denizaltı yapmak mümkün mü?" sorusunu bu teknoloji ortaya çıkmadan yıllar öncesinden tahmin etmiştir. Bilimkurgu her bireyde var olan yordama becerisini yeniden canlandıracak olan merak unsurlarını bu yönde akıcı bir şekilde bizlere sunmaktadır. Bilimkurgunun bu etkililiğini de aslında hikâyeleştirmeden aldığını söyleyebiliriz.
Disiplinlerarasılık
Bilimkurgu eserleri genellikle birden fazla bilim dalını bir araya getirmekle meşhurdurlar. Fizik, kimya, biyoloji, felsefe, psikoloji hatta kimi zaman farklı sanat alanlarını da dâhil etmektedirler. Görmüş olduğunuz gibi bilimkurgu değişik alanların farklı sorunlarını bir araya getirebilmektedir. Birey yani okuyucu bu farklı alanların bir araya gelebildiğini gördüğünde kendisi de günlük yaşam içerisinde birbirinden bağımsız hatta kopuk gibi görünen unsurları birbirine bağlamaya çalışacaktır. Bu da aslında bilimkurgu eserlerin bir noktada bizleri alışılmamış bağdaştırmalar yapmaya itmesi şeklinde açıklanabilir.
Sonuç olarak bilimkurgu, bireyin çok geniş pencerelerin ve bakış açılarının farkına varmasını sağlamaktadır. Bu farkındalık, kıvılcıma atılan ilk odun parçasıdır. Ateş yani çok yönlü düşünme becerisi bu farkındalığın ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bilimkurgu sayesinde hayal dahi edemeyeceğimiz dünyaları düşler ve her zaman her şeyin başka bir şekilde de var olabileceği fikrini zihinlerimize ekmiş oluruz. Bu "farklılık farkındalığını" içselleştirebilen bireyler istemeseler bile artık farklı ve çok yönlü düşünmeye başlayacaklardır. Bu çok yönlü düşünme becerisi sayesinde günlük hayatta karşılaşacakları zorluklara her seferinde sorun kadar farklı bir çözümle yaklaşabileceklerdir.
Günümüz öğretmenleri ve eğitmenlerine ise bu farkındalığı öğrencilerinde canlandırabilmeleri için bilimkurgu türündeki edebî eserlere hâkim olmaları gerektiğini ve olabildiğince öğrencileri bu türde okumalar yapmaya yöneltmeleri gerektiğini hatırlatmak isteriz. Ancak bu şekilde gelecek nesillerin çok yönlü düşünme becerisini kaybetmeden, tekilleşmenin elinden kurtulmalarını sağlayabiliriz.
Bilimkurguyla kalınız, yıldızlarda görüşmek üzere...
Alperen KALIP
Comments