Çocuklarımızla zaman geçirme konusunda maalesef her zaman başarılı olamıyoruz. Hatta çoğu zaman çocuklarımıza yeterli zamanı bile ayıramıyoruz. Çünkü zamanı harcayamadığımız ancak zamanın bizi harcadığı bir hayatla mücadele ediyoruz. Sanırım Moliere haklı, “biz zamanımızı kaybetmiyoruz, zaman bizi kaybediyor”. Zaman konusunda bir çıkmazda olduğumuz ortada ancak hayatın olağan akışında sürdüğü de bir gerçek. Hâl böyle olunca ayırabildiğimiz zamanın kaliteli olması hususunda daha dikkatli davranmamız gerektiğini düşünüyorum. İş, güç, çalışma temposu, trafik, stres, geçim derken bir kenarda kendi başına büyüyen çocuklarımız birer genç hâline geldiklerinde geçmişe bakarak pişman olmamak adına kaliteli vakit geçirmenin yollarını öğrenmeliyiz. Çünkü geçirdiğimiz zamanı değerli kılan kalitesidir. Kaliteli yani değerli olmazsa saatlerce zaman geçirmek bile çoğu zaman vakit kaybına dönüşmekte. Ayrıca kaliteli vakit, ebeveynler ile çocukları arasındaki duygusal bağları güçlendirmekte; çocukların bilişsel, duyuşsal ve fiziki gelişimine katkı sağlamaktadır. Aksi hâlde ebeveynler ile çocuklar arasındaki mesafe artmakta, annelik-babalık-çocukluk birer formaliteye dönüşmekte, duygu yoksunluğu artmakta ve ailelerde çatlaklar oluşmaktadır.
Peki, kaliteli vakit nedir? Bu konuda kitabi bir tanımlama yapmayacağım. Tamamen hissettiklerimi söyleyeceğim. Bana göre kaliteli vakit geçirme, çocuğumla geçirdiğim zamanın sonunda beraber güldüğümüz ve mutlu hissettiğimiz süreçtir. Sanırım kaliteli vakit çocukların “çocuk” olduğu, ebevenylerin ise anne-babaya dönüştüğü vakittir. Yani içimizden geldiği gibi kendimiz olduğumuz zamanlardır. Çoğu aile, kaliteli vakit geçirme adına ne yapacaklarını bilememe konusunda endişelere sahipler. Öncelikle kaliteli vakit geçirmenin başlangıç noktasını “değer verme” oluşturmaktadır. Çocuklarımızın kişiliklerine değer vermeliyiz, bizim çocuğumuz olabilir ancak onun da bir birey olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. İkinci olarak sorumluluk vermeliyiz. Çocuklarımıza görevler vererek sorumluluk bilincini geliştirmeliyiz. Örneğin evi temizlerken çocuklarımıza bazı görevler vermek hem anı paylaşmamızı, beraberce hareket etmemizi ve sorumluluklarımızı yerine getirmemizi sağlar. Üçüncü olarak “etkinlikler”. Etkinlikler, kısaca çocuklarımızla beraber yaptığımız faaliyetlerdir. Etkinlik deyince çoğu ailenin aklına ücretli aktiviteler gelmektedir. Oysa her şeyi etkinliğe dönüştürebiliriz. Bu konuda tasarruf bize aittir. Yani her etkinlik para demek değildir. Çocuğumuzla yürüyüş yapmak, futbol oynamak, belgesel izlemek, satranç oynamak, yemek pişirmek gibi yüzlerce aktivite, her zaman her yerde ücretsiz yapılabilmekte. Burada önemli olan anı nasıl geçirdiğimizdir. Çocuğumuzla yaptığımız etkinliklerde ilgimizi ve dikkatimizi çocuğumuza ve etkinliklere verirsek amacımıza ulaşabiliriz. Yani paramızı değil gönlümüzü koyarsak amacımıza ulaşabiliriz.
Bu konuda MEB’in ailelere tavsiye ettiği yaz etkinliklerinden bahsetmek istiyorum. Bu etkinlikleri, öncelikle gerçekçi buluyorum. Tüm etkinlikler yapılabilir niteliktedir. Bu etkinliklerde öğrencilerin aileleriyle kaliteli vakit geçirerek doğayı keşfetmeleri, yakın çevrelerini tanımaları, oyunlar oynamaları, ev işlerine katılmaları, mutfak işlerini deneyimlemeleri, eğlenceli bilgileri edinmeleri, hayvan sevgisini tatmaları gibi farklı amaçlara ulaşılması hedeflenmektedir. Etkinlikler için aşağıdaki listeye bakmanızı önermekteyim. Çünkü önerilen etkinlikler kuşkusuz çocuklarımızla kaliteli vakit geçirmemiz için bize yeni fırsatlar sunacaktır.
Dr. Gürkan MORALI
コメント