top of page

Mükemmellik Tuzağı: Mükemmeliyetçiliği Anlamlandırmak

Güncelleme tarihi: 12 saat önce

Abasıyanık'ın (2024, s. 109) "Yazmasam deli olacaktım." tümcesini kurduğu noktaya nasıl mı geldim? Mükemmellik Tuzağı'na rastladığımda kitabı derinlemesine araştırmamış, hesapsızca -yalnız konusu ilgimi uyandırdığından- kütüphaneme dâhil etmiş, iştahla okumaya başlamıştım. Süreç boyunca cüretkâr bir okur profili çizmiş, kitabı bitirdiğimdeyse memnun ancak susmaya tahammülsüz bir duruma gelmiştim: Evet, Mükemmellik Tuzağı hakkında yazmasam deli olacaktım!

Kitap dört bölüme ayrılmış. İlk bölüm Mükemmeliyetçilik Nedir? başlığını taşıyor ve En Gözde Kusurumuz (Veya Modern Toplumun Mükemmellik Saplantısı) ve Bana Yeterli Olduğumu Söyle (Veya Mükemmeliyetçiliğin Aşırı Yüksek Standartlardan Çok Daha Fazlası Olmasının Sebebi) alt başlıklarıyla konu işleniyor.

En Gözde Kusurumuz kısmına edebî eserlere yansımış mükemmeliyetçi karakterlerden söz edilerek başlanıyor. Bu çerçevede Nathaniel Hawthorne'un The Birthmark ve Edgar Allan Poe'nun The Oval Portrait (Oval Portre) isimli hikâyeleri örnek verilir. Örneklerle etkileyici başlayan kitap, beni Oval Portre'yi okumaya teşvik etti. Bu hikâye mükemmeliyetçiliği anlamlandırmaya katkı sağladığından birkaç söz etmem gerekir: Poe’nun (2022, s. 400-402) Oval Portre isimli öyküsüne fevkalade sanatsever bir ressam konuk edilir. Bu ressam, eşinin portresini yapmayı tasarlar. Çalışmaya başlar; saatler, günler birbirini izler. Bir kasvetli odada geçen kasvetli saatler, eşinin sağlığını bozar. Ressamın gözü sanatından başka bir şey görmediğinden bu durumdan bihaberdir, ta ki portreyi tamamladığında eşinin de ömrünü tamamladığını görene dek...

19. yüzyılın ilk yarısında kaleme alınmış bu iki hikâyedeki mükemmeliyetçilerin, günümüzdeki mükemmeliyetçilere olan benzerliğine yer verilir. Bu benzerliğe rağmen o günlere kıyasla günümüzde mükemmeliyetçilik; daha önemli addediliyor, daha fazla ilgi görüyor ve daha yaygın durumda. Yazar "en gözde kusurumuz" olarak nitelendirdiği mükemmeliyetçiliğin; ulaşılamaz bir hedef olduğunun ve bunu hedefleyenlerin ümitsiz bir arayış içinde olduklarının altını çiziyor. Mükemmeliyetçiliğin kültüre kaynaştığını ve âdeta bir mükemmellik hologramının içinde yaşadığımızı vurguluyor. Bu kısımda yazar mükemmeliyetçilik konulu TED konuşmasından da söz etmektedir.

Bana Yeterli Olduğumu Söyle kısmında yazarın profesörlerle mükemmeliyetçilik üzerine gerçekleştirdiği konuşmalara yer verilir. Bu konuşmalar, okura farklı zihinlerden farklı görüşler sunmaktadır. Bu kısımda 1991'de yayımlanan Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Modeli'ne yer verilir, bu bağlamda mükemmeliyetçilik üç başlık altında irdelenir. Bu kısmın mükemmeliyetçiliği anlamlandırmada aydınlatıcı bir perspektif olduğunu düşünüyorum.

(Curran, 2024, s. 40)
(Curran, 2024, s. 40)

İkinci bölüm Mükemmeliyetçilik Bize Ne Yapar? başlığını taşıyor; Seni Öldürmeyen Şey... (Veya Mükemmeliyetçilik Neden Akıl Sağlığımıza Bu Kadar Zarar Verir?), Bitiremeyeceğim Bir İşe Başladım (Veya Mükemmeliyetçilik ile Performans Arasındaki İlginç İlişki) ve Gizli Epidemi (Veya Mükemmeliyetçiliğin Modern Toplumdaki Şaşırtıcı Yükselişi) alt başlıklarıyla konu işleniyor.

Seni Öldürmeyen Şey... kısmında "Mükemmeliyetçiliği sorunlu kılan tam olarak nedir?" sorusundan hareketle bilimsel araştırmalardan söz edilir. Mükemmeliyetçiliğin zihinsel ve duygusal sorunların temelindeki etkenlerden biri olduğunun ifade edilmesi oldukça dikkat çekicidir. Nietzsche'nin "Seni öldürmeyen şey güçlendirir." özdeyişi irdelenir. Bu özdeyişin iletisinin aksine mükemmeliyetçiler, olumsuz durumlar karşısında öz güvensiz ve savunmasız hissetmektedirler. Zira mükemmeliyetçilik, bu durumlarda savunmasızlığın etkisini artırmaktadır.

Bitiremeyeceğim Bir İşe Başladım kısmında mükemmeliyetçiliğin başarıyı elde etmek için itici güç konumunda olup-olamayacağı, bu sayede mükemmeliyetçilerin başarılı olma şansını artırıp-artıramayacağı irdelenir. Bu incelemede şaşırtıcı ifadelerle karşılaştığımı belirtmeliyim.

Gizli Epidemi kısmında mükemmeliyetçiliğin artışı veriler ışığında gözler önüne serilir. Özellikle öğrenciler üzerinde yapılan araştırmalar dikkatimi çekti.

"Mükemmeliyetçilik günümüzün gizli epidemisidir ve herkesin gözünün önünde, her yerde mevcut olduğu için bu kadar iyi gizlenir. O, modern toplumda yetişkinlik çağına erişenlere türlü türlü zararlar veren, basit bir zaaftır." (Curran, 2024, s. 101)

Üçüncü bölüm Mükemmeliyetçiliğin Kaynağı Nedir? başlığını taşıyor ve Bazılarının Mükemmeliyetçiliği Diğerlerininkinden Daha Büyüktür (Veya Mükemmeliyetçiliğin Gelişiminin Karmaşık Yapısı ve İlerlemesi), Sahip Olmadığım Şey (Veya Mükemmeliyetçiliğin, Kendimizden Kaynaklanan Hoşnutsuzluğun Toprağında Yeşermesi), Gönderisini Okudun mu? (Veya Sosyal Medya Şirketlerinin Kusursuz Olma Baskılarından Kâr Etmesinin Sebebi), Onu Henüz Hak Etmedin (Veya Meritokrasinin Okullar ve Üniversitelerde Yeni Bir Kusursuzluk Standardı Belirlemesi), Mükemmeliyetçilik Evde Başlar (Veya Olağanüstü Çocuklar Yetiştirme Baskısının Ebeveynlik Tarzını Etkileme Biçimi), Koşuşturmanın Üç Yüzü (Veya Güvensizlik Duygusunun, Modern İşyerinde Mükemmeliyetçiliğe Bel Bağlatması) alt başlıklarıyla konu inceleniyor.

Bazılarının Mükemmeliyetçiliği Diğerlerininkinden Daha Büyüktür kısmında mükemmeliyetçiliğin kalıtsal olup olmadığı ve mükemmeliyetçilik-kültür ilişkisi ele alınır.

Sahip Olmadığım Şey kısmında konu daha geniş bir perspektifle incelenmektedir. Günümüzün kültürü, aşırılık, reklam sektörü, ekonomi incelenir. Öz saygı, öz şefkat, kendine nazik olma kavramları; mükemmeliyetçilik tuzağına karşı birer koz olarak nitelendirilir.

"Biz, olduğumuz kişiyizdir; her birimiz yalpalayan bir kusur yığınıyız. Bu kusurları kucakladığımızda, kendimize nazik davrandığımızda ve insan olmanın kusurlu olmak demek olduğunu kabullendiğimizde, mükemmeliyetçiliğin üzerine koca bir balyoz indiririz." (Curran, 2024, s. 139)

Gönderisini Okudun mu? kısmında mükemmeliyetçilik-sosyal medya ilişkisi incelenir; Sosyal medyanın mükemmeliyetçiliğin etkisini artırdığı ifade edilir.

Onu Henüz Hak Etmedin kısmında meritokrasi kavramı incelenir. Her gencin becerilerini ve yeteneklerini geliştirmesine imkân sağlanması gerektiği; eğitimde gelişim, keşif ve öğrenme kavramları üzerinde durulması gerektiği belirtilir. Okulların mükemmeliyetçilik yuvaları olmadığı vurgulanır.

Mükemmeliyetçilik Evde Başlar kısmında ebeveynlerin çocuklarına olan beklentileri ile mükemmeliyetçilik ilişkisi incelenir.

Koşuşturmanın İç Yüzü kısmında mükemmeliyetçilik-ekonomi, mükemmeliyetçilik-iş dünyası ilişkileri ele alınır.


Dördüncü bölüm Yeterince İyinin Diyarında Kusurluluğu Nasıl Benimseyebiliriz? başlığını taşıyor ve Kendinizi Kabullenin (Veya Kusursuz Olmayan Hayatlarımızda Yeterince İyinin Gücü) ve Bir Post-Mükemmeliyetçilik Toplumu İçin Sonsöz (Veya Yeterince İyinin Diyarında Hayat) alt başlıklarıyla konu açımlanıyor.

Kendinizi Kabullenin kısmında mükemmeliyetçiliğin tuzağından kurtulmak için kişisel bağlamda yapılabilecekler ifade edilir. Bu bölümde kişinin kendisini kabullenmesinin -olumlu sonuca ulaşamasa da bu sürece girişmenin- önemli olduğu olduğu vurgulanır.

Bir Post-Mükemmeliyetçilik Toplumu İçin Sonsöz kısmında mükemmeliyetçiliğin tuzağından kurtulmak için toplumsal bağlamda yapılabilecekler ifade edilir.

"Birincisi, mükemmeliyetçilik çok boyutlu, kişisel bir ilişkisel özelliktir; ikincisi, bir sürü akıl sağlığı sorununa katkıda bulunur; üçüncüsü, başarıyla hiçbir bağlantısı yoktur; dördüncüsü, baş döndürücü bir hızla yükselmektedir." (Curran, 2024, s. 100)

Mükemmellik Tuzağı; mükemmeliyetçiliği anlamlandırmada etkili bir kaynak. Mükemmeliyetçiliğin günümüzdeki konumu noktasında beni şu kanıya vardırdı: "Hepimiz aynı gemideyiz ve gemi su alıyor." (Boyne, 2023, s. 56). Küresel çapta etkili olan mükemmeliyetçiliğe karşı kavi bir duruş belirlemek gerektiğine inanıyorum. Özellikle eğitimcilerin; eğitim-mükemmeliyetçilik ilişkisini irdelemeleri gerektiğini düşünüyorum. Mükemmeliyetçi öğrencilerle karşı karşıyayız...

Eserde verilerle insani deneyimlerin harmanlanması ile anlaşılır bir üslup kullanılmış. Burada eserin mükemmeliyetçiliği tanımlama kısımlarının; mükemmeliyetçiliğin tuzağından kurtulmak için yapılabilecekler kısımlarına göre daha başarılı olduğunu ifade etmeliyim. Yapılabilecekler kısmı bence daha zenginleştirilebilirdi. Kendisini de bir mükemmeliyetçi olarak gören yazar, ön sözde belirttiği üzere kitabın mükemmeliyetçilere bir teselli hatırası olmasını umuyor. Sunduğu perspektiflerle bunu başardığına inanıyorum. Bir gönderme yaparak bahsi kapamak istiyorum:

"Bütün öykülerin vardığı sonuç şudur: İnsan tek bir hayat yaşar." (Calvino, 2024, s. 112)

Mükemmeliyetçi Süleyman Aksoy

Yararlanılan Kaynaklar:

Abasıyanık, S. F. (2024). Seçme hikâyeler. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Boyne, J. (2023). Çizgili pijamalı çocuk. (Çev., T. - T. Törüner), Tudem Yayınları.

Calvino, I. (2024). Bir kış gecesi eğer bir yolcu. (Çev., E. Y. Cendey), Yapı Kredi Yayınları.

Curran, T. (2024). Mükemmellik tuzağı-her zaman daha fazlasını isteyen bir dünyada yeterli olanın gücü. (Çev., E. C. Ercan), Kronik Kitap.

Poe, E. A. (2022). Bütün hikâyeleri. (Çev., D. Körpe), İthaki Yayınları.




Comentários


EĞİTİMLİK

eğitimi düşünen blog

E-Posta Bültenimize Abone Olun!

Teşekkür ederiz :)

  • Gri Instagram Simge
  • Gri YouTube Simgesi

Copyright © 2019-2024  Eğitimlik - Eğitimi Düşünen Blog

egitimlikblog@gmail.com

bottom of page