top of page

Oblomovluk

Son bir kaç aydır -belki de daha fazla- kendi kendimi eleştirirken en çok kullandığım sözcük "Oblomovluk" oluyor. Hem çok sevimli hem de çok komik bir kelime bence 😊


Onlarca yapmam gereken iş varken sürekli sonraya erteleme sendromu… Sabah kalktığımda zorunlu işler haricinde akşama kadar kafamda kurduğum pek çok işi yapmadan "Amannnnnnn, Allahın günü mü bitmiş yarın yaparım." diyenler varsa çok iyi anlayacaktır bu durumu…


Evde evsel işler içinde benzer durum geçerli tabi... Bence kadınlarda daha yaygın bu hâl 😊 Sürekli dağılan evi, temizliği, çamaşırı, bitmeyen bulaşığı, üç öğün yemeği, alışverişin tekrarlanan hâllerini düşündükçe bir süre sonra düşünce boyutu bile Oblomov yapıyor insanı 😊 Birçok şeyin aynılaşması, rutin işlerin getirdiği sıkıcılık ve o kadar çok yapmak istemediğimiz işlere maruz kalıyoruz ki oturduğumuz yerden kalkamıyoruz. Düşünerek planladığımız ne çok şeyi yapamıyoruz gün içinde 😊 en azından ben böyleyim 😊


Oblomovluk, İvan Gonçarov’un 1857 de Rus edebiyatına kazandırdığı Oblomov isimli romanından ortaya çıkan bir kavram ve bir insanlık hâlidir (Oblomov'u Rusça veya farklı dillerde okumak için buradan kitaplara ulaşabilirsiniz.). Oblomovluk üretmeyen tembel tembel oturan, her şeyden bıkkın bezgin, çalışmayı sevmeyen insanları anlatır. Dışarı çıkmak, günlük olayları takip etmek boş iştir onlar için. Her şey yeterince gereksiz ve yorucu gelir çünkü… Her şeye karşı ilgisizlik, hiçbir aktiviteden zevk alamayan, yaşama dair umutsuzluk hâlidir.

Roman kahramanı Oblomov, tüm gününü yarı yatar hâlde sadece düşünerek geçirir. Dışarı çıkmayı sevmez. Evde oturmayı hatta evdeyken bile yataktan çıkmayı sevmeyen bir karakterdir. Arkadaşları, eşi dostu geldiğinde, bin türlü bahanelerle yapamadığı bir sürü işler uydurur. Kafasında planladığı hiçbir işi gerçekleştiremez. Çevresindeki insanlarda da yaptıkları işleri beğenmeyen bir yapısı vardır ayrıca. Yani hem bir iş yapmaz hem de yapanı da beğenmez. Okuyacak birçok şeyi olmasına rağmen onlara da ilgi göstermez, yazı yazanların yazdıklarını da gönül eğlendirmek için yazdıklarını düşünerek eleştirir. Gamsız, kaygısız evde yatabildiğine sevinen, hiçbir şeyin onda merak uyandırmadığı, ilginç bir karakterdir Oblomov... Bu kadar tembelliğin yanında hiçbir işle ilgilenmeden, yatağından dahi çıkmadan her şeyin yoluna girmesini ister. Geri planda aslında aklında pek çok düşünce ve planlar yapıyor, uzun uzun düşünüyor ama onu harekete geçirecek hiçbir motivasyonu yoktur. Her günü yeni bir başlangıç olarak kabul ediyor ama içindeki ataletten bir türlü kurtaramıyor kendisini.


Oblomovluk, bilinçli bir tembellik hâlidir aslında. Her şeyin farkında olup, hiçbir şey yapmak istememe durumudur. İçinde bulunduğu duruma yabancılaşma, hayaller içinde var olmaya çalışma çabasıdır. Tembelliğin bir alışkanlığa dönüşmesi ve ondan kurtulamama durumudur. Oblomovluk bir tercihmiş gibi düşünülse de romanın içinde verildiği gibi aslında bir sıkışmışlık durumudur. Oblomov çitfliğinden çok uzakta, uşağı Zahar ile birlikte şehirde yaşamaya çalışan ama buna da pek uyum sağlayamayan bir karakteri canlandırırken, günümüz de Oblomovluk tam bir sıkışmışmış durumunu yansıtıyor biraz da… Karmaşık çağa ayak uydurmakta zorlananlar daha çok Oblomov oluyor sanki…Değişen insan ilişkileri, internetin hayatımızın odağında sayılması, bilgisel döngüye uyumsuzluk, zihinsel bir karmaşa yaratırken bilinçli tembelliğe itiyor bizleri. Yapsam ne olacak, bilsem kime ne, öğrensem ne olur, bitirsem kim görecek, kime ne faydası olacak, hiç bunlarla uğraşmayayım derken sürünceme de bırakılan her şey amaçsız, umutsuz bir şekilde hayatı devam ettirmeye çalışma çabası tam bir Oblomov yapıyor insanı…


İsteksizlik, yapılan her ne ise zorla yaptırılıyormuş gibi gönülsüzlük tam da bu… Günümüzde pek çok insanın içine düştüğü çukur. Keyifsiz, yorgun, bezgin, bıkkın… Aslında ürettiği elle tutulur bir şey yok, kayda değer bir işi yok, ama kendini önemli işler yapıyor zannetmesi. Hatta kendisi pek bir şey yapmasa da başkalarının yaptığı hiçbir şeyi beğenmemesi...

Ne çok Oblomov var 😊

Nasıl başa çıkılır, ne yapılır, nasıl kurtulunur onlarca öneri yazarım ama bir işe yaramıyor kendimden biliyorum 😊

Tembellikte en temel insan hakkıdır diye yazımı bitiriyorum.

Sevgiyle...


Nermin ELMAS

271 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

EĞİTİMLİK

eğitimi düşünen blog

bottom of page