top of page

Ben Dili

‘Ben Dili’ Ne Zaman Zararlıdır? Gerçek ‘Ben Dili’ Nasıl Kullanılır?

Ailelerin genellikle kullandığı kontrol mekanizmaları arasında ödül, övgü, ceza ve rekabet vardır. ‘Ben dili’de değerli olmasına rağmen maalesef kontrol mekanizması olarak kullanılmaktadır. Yani, “benim duygum sana bağlı” mesajları vermektedir. Örneklerine baktığımızda bunu görürüz:

Öğretmen: Çocuklar çok gürültü yapıyorsunuz, gürültüden dolayı ders yapamıyoruz ve ben çok üzülüyorum.

Öğretmen: Çocuklar bahçede çok koşuyorsunuz, düşeceksiniz diye çok endişeleniyorum.

Anne: Çocuğum yemeğini yemiyorsun sağlıksız olacaksın diye çok korkuyorum.


Bu örneklerin hepsi maalesef sakıncalıdır çünkü burada şöyle bir mesaj vardır: “Benim duygum sana bağlı.” Bu durumda çocuğa da şu şekilde yanıt verme hakkı doğar ve o zaman işin içinden çıkamazsınız.

“Ama öğretmenim sen sıkıcı ders anlatıyorsun ve biz çok üzülüyoruz.”

“Ama öğretmenim sen korkuyorsun diye biz oyun oynayamıyoruz. Bu bize büyük bir haksızlık.”

“Annecim sen benim seçimlerime saygı duymadığın zaman ben çok üzülüyorum.”


Ben dilini duygusal manipülasyon olarak kullanmamalıyız. Başka bir deyişle, söylediklerimizi yapsın diye, çocuğu kötü hissettirmemeliyiz. ‘Benim duygum sana bağlı’ mesajı tehlikelidir. Çünkü çocuğa da kendi duygularının sorumluluğunu almamayı öğretir. Çocuk da kendi duygularından başkalarını sorumlu tutar. Peki, ne yapmalıyız? Doğru ben dili kullanımı nedir?

Duygunun Kaynağı

Duyguların kaynağını her zaman kendimizde aramalıyız. Nasıl mı?

Dersine girdiğim bir öğretmenimizden gözlemlediğim bir durumu aktarmak istiyorum:

Öğretmen: Çocuklar gürültü yaptığınızda çok üzülüyorum.

Ben: Öğretmenim neden üzülüyorsunuz?

Öğretmen: Aslında üzülmedim. Siz varsınız diye öyle söyledim, oysaki ben sinirlendim.

Ben: Öğretmenim neden sinirlendiniz?

Öğretmen: Sanırım otoritem sarsıldığı için sinirlendim.


Öfkenin kaynağı çocuklar değil aslında. Çocuklar sadece tetikledi. Kaynak öğretmende. Öğretmen otoritesinin sarsıldığını düşündüğü için öfkelendi. Öğretmen bunu keşfetmeli ve sonra kendisine şunu sormalı: “Ben neden otorite kurmak zorundayım, ben otorite kurmazsam öğrenci beni dinlemez mi?”

Bir gün, gün boyu sürecek bir konferansa gittim. Otoparka geldim, ancak güvenlik yer olmadığını söyledi. “Nasıl yani?” dedim içimdeki öfkeyle. “Neden öfkelendim?” Belki de yok sayıldığım içindi öfkemin kaynağıydı ve bendeki öfkeyi tetikledi güvenlik, ancak öfkeyi o yaratmadı. Sizin işiniz kendinizle, karşı tarafla işiniz yok. Bir seminerimde bir veli bana “Anlattıklarınızdan dolayı kendimi suçlu hissediyorum.” dedi. “Ben mi suçlu hissettirdim yoksa tetikledim mi?” diye sorduğumda anne tetiklediğini söyledi. Allah’tan anne bilinçli bir anneymiş. Bu duygunun kaynağını bulunca çocuğuyla daha fazla vakit geçireceğini belirtti. Bir diğer örnekte ise sevgilisini kıskanan biri “Ben küçükken babam tarafından terk edildim. Sen de terk edersin diye çok korkuyorum. Onun için seni bazen kıskanıyorum, bu benimle ilgili bir yara. Bu durum sana güvensizliğimden kaynaklanmıyor.” diyerek yaranın kaynağına inerse ilişki bağı daha çok kuvvetlenecek.


Neden yaralarımızı söyleyemiyoruz? “Kullanılırım, manipüle edilebilirim, eksikliğim fark edilir ve karşı taraf beni asla kabul etmez, hep güçlü olmalıyım.” düşüncesi vardır. Oysaki Haluk Bilginer’in güzel bir sözü var: “Bir insan yaralarımızı bilirse bizi sevmeye başlar.” Karşı tarafa yaralarınızı söylediğiniz zaman güçlü ilişkiler kurabilirsiniz.


0-7 yaşına kadar genelde anne baba çocukta duygu oluşturur ama ondan sonra insanlar sizde daha az duygu oluşturur. Daha çok duyguları tetikler. Karşı tarafa asla saldırmayın, teşekkür edin. Benim ilk tepkim çoğu zaman savunma oluyor. On dakika, bir gün ya da üç gün geçtiği zaman “O kişi benim hangi duygumu tetikledi, bende hangi farkındalığı yarattı, kendimde neyi keşfetmem gerekiyor.” sorularını kendime sormam lazım yoksa o yarayı her zaman yaşayacağım.


Çocuğunuz sizi öfkelendiriyorsa orada hangi duyguyu hissediyorsunuz; yaradan mı kaynaklanıyor, değerden mi? Yaradan kaynaklanıyorsa orada saldırganlık var, bir değer ihlali varsa orada irade, kararlılık ve sakinlik vardır. İkisi çok farklı zaten. Örneğin çocuk yalan söyledi ve çok kızdınız, kızma sebebiniz otoritenizin sarsılmasıysa bu duygu yaradan kaynaklı eğer ailede dürüstlüğün sarsılmasından oluşan bir duyguysa değerden kaynaklanmaktadır. Yara odaklıysa çocuklara haksızlık yapılmaktadır, biz her zaman değer odaklı çocuk yetiştirmek zorundayız.


Gerçek ben dili, benim duygum bana bağlı düşüncesiyle yapılan söylemlerdir. Yanlış ben dili ise benim duygum sana bağlı söylemleridir.


Dr. Özgür Bolat


Not: Bu yazı, Dr. Özgür Bolat'ın konuşmasından kendi izni alınarak hazırlanmıştır.


173 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

EĞİTİMLİK

eğitimi düşünen blog

bottom of page