Kaliteli ve Millî Bir Eğitim Sistemi için Neler Yapılabilir?
- Uğur Utkan
- 10 Eyl
- 4 dakikada okunur
Kaliteli ve millî bir eğitim sistemi oluşturmak hem evrensel standartları gözetmeyi hem de toplumun kendi kültürel değerlerini korumayı gerektirir. Bu denge sağlandığında hem birey hem de toplum kazanır. İşte bu hedef doğrultusunda yapılması gerekenler:

1. Eğitimin Felsefesi ve Hedefleri
Milli Değerlerle Evrensel Değerlerin Sentezi: Toplumun tarihini, kültürünü, dilini, inançlarını temel alırken aynı zamanda bilimsel düşünce, eleştirel akıl, demokrasi ve insan haklarıyla uyumlu bir yapı kurulmalıdır.
Geleceğe Odaklanma: Eğitim, sadece geçmişi korumak değil; aynı zamanda çağın gerektirdiği dijital okuryazarlık, yapay zekâ, çevre bilinci gibi konulara hazırlanmayı da kapsamalıdır.
2. Öğretmen Kalitesi
Nitelikli Öğretmen Yetiştirme: Üniversitelerde öğretmenlik programlarının kalitesi yükseltilmelidir.
Sürekli Mesleki Gelişim: Öğretmenler için hizmet içi eğitim zorunlu ve sürekli olmalıdır.
Öğretmenlik Mesleğini Cazip Hâle Getirme: Maddi-manevi itibar güçlendirilmelidir.
3. Müfredat Düzenlemeleri
Millî Kimlik ve Kültür Eğitimi: Dil, edebiyat, tarih, sanat dersleri kimlik inşasında güçlü rol oynamalıdır.
Yaşamsal Beceriler: Eleştirel düşünme, problem çözme, iletişim, iş birliği, çevre duyarlılığı ve teknoloji kullanımı ders programına dâhil edilmelidir.
Esnek ve Dinamik Müfredat: Toplumun değişen ihtiyaçlarına göre güncellenebilir olmalıdır.
4. Eğitimde Adalet ve Eşitlik
Fırsat Eşitliği: Her çocuğun nitelikli eğitime erişebilmesi için köy okulları, kırsal bölgeler, dezavantajlı aileler desteklenmelidir.
Kapsayıcı Eğitim: Özel gereksinimli bireyler için destekleyici sistemler kurulmalıdır.
5. Teknoloji ve Bilim
Bilimsel Yaklaşım: Eğitim sistemi sorgulamaya, araştırmaya ve üretmeye teşvik etmelidir.
Dijitalleşme: Okullar akıllı tahta, tablet, internet erişimi gibi imkânlarla desteklenmelidir.
Ar-Ge Kültürü: Öğrenciler araştırmaya ve projeler geliştirmeye yönlendirilmelidir.
6. Aile ve Toplum Katılımı
Aile-okul iş birliği güçlendirilmelidir.
Toplumsal Bilinç: Millî bir eğitim sistemi için toplumun bütün paydaşları (öğretmen, öğrenci, veli, devlet ve STK’lar) ortak hedeflerde buluşmalı.
7. Uluslararası Rekabet Gücü
Yabancı dil öğretimi güçlendirilmeli ancak ana dili eğitimi hiçbir şekilde ihmal edilmemelidir.
Küresel Standartlar: Öğrenciler PISA, TIMSS gibi uluslararası ölçütlerde de başarılı olacak şekilde yetiştirilmelidir.
Bütün bu adımlar, kaliteli ve millî bir eğitim inşası doğrultusunda gerçekleştirilmesi elzem adımlardır. Bütün bunların yanında şu gerçeğin bilincinde olmak hayati önemdedir: Kaliteli ve millî bir eğitim sistemi; kökleri millî değerlerde, dalları evrensel bilimde olan bir ağaç gibidir. Kökünü koruyup dallarını gökyüzüne uzatabilirse çağdaş veriler ve sistemlerle de sentezleyebilirse hem kendi kimliğini kaybetmez hem dünyayla rekabet edebilir hem de çağın hızına ayak uydurabilir.
Eğitime düşen görev; ham, kaba ve sistemsiz olan yaygın eğitimi çağdaş verilerle düzenlemek geliştirmek, ilmi bir eleştiriye tabi tutarak, toplumu yabancılaştırmadan çağdaşlaştırmaktır. Bu sebepten eğitimin vazgeçilmez niteliği "millî" olmasıdır (Arvasi, 2015). Tabi ki eğitimin vazgeçilmez niteliğinin "millî" olmasının yanında yetiştirilen bireylerin de aynı kıvamda olmaları vazgeçilmez bir hedef olmalıdır. Öyle ki bireylerde kimlik ve aidiyet duygusu inşası olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Elbette bu gerekliliğin yanı sıra öğrenciler hem kendi milletine hem de insanlığa faydalı olma bilincini geliştirmelidir. Ama bilhassa değerler eğitiminde hassas olunmalı; adalet, saygı, özgürlük, sorumluluk, dayanışma gibi ahlaki ve insanı değerler hem millî hem de evrensel ölçekte öğrencilere kazandırılmalıdır. Bütün bunların yanı sıra şu gerçeği de unutmamak lazım gelir:
Türk milletinin ilelebet varlığını devam ettirebilmesi ve çağdaş medeniyetler içinde yerini alabilmesi, millî ve ahlaki değerleri benimsemiş, medeniyet şuuruna sahip, çağın gerektirdiği bilgi ve yeterlikle donanmış bireylerin yetiştirilmesiyle mümkündür (Sezgin, 2017). Elbette ki yukarıdaki belirtilen vasıflarla donanmış bireylerin yetiştirilmesi için de ivedilikle atılması gereken adımlar bulunmaktadır. Şimdi bu adımlara bir göz atalım:
Finlandiya eğitim modeline benzer şekilde biz de kendi kültürümüz ve geleneklerimize uygun yeniden yapılmalıdır. Rasathane, Medrese ve Enderun, Nizamiye Medresesi gibi çok başarılı eğitim kurumlarına sahiptik. Üniversitelerimiz Hindistan'ın yaptığı gibi bilişim ve yeni teknolojik gelişmelere göre yapılandırılmalıdır. ABD ve AB Üniversiteleri farklı ülkelerde temsilcilik açıyor. Üniversitelerimiz farklı illerde ve ülkelerde eğitim merkezi açabilmeli ve dünya ile rekabete çıkmalıdır. Öğrencilere öncelikle kul hakkı, helal kazanç ve güzel ahlak öğretilmelidir (Mengene, 2025). Elbette öğrencilere öncelikle kul hakkı, helal kazanç ve güzel ahlak öğretmemiz gerektiği gibi millî değerlerimizi, töremizi yani millî şuuru, milliyet şuurunu da aşılamamız ve bunları korumalarını, kaybetmemelerini de onlara öğretmemiz elzemdir. Millî şuur olsun milliyet şuuru olsun, bir nesli yetiştirme adına çok önemlidir. Bu şuuru kaybetmemek lazım gelir. Millî şuurunu kaybetmiş fert ve gruplar diğer milletlerin içinde erirler. İnsanlık, insan sürüleri durumunda kalamaz. Milliyet şuuru insan gruplarına güç ve gelişme sağlar (Arvasi, 2015).
Bütün bu hususların yanı sıra Türk eğitim sisteminde kronik bir hâle bürünmüş sorunlar vardır ki bu sorunlara neşter vurmadan ne millî şuur sahibi insanlar ne milliyet şuurunun bilincinde olan toplum fertleri ne Türk milletinin ilelebet varlığını devam ettirebilmesi ve çağdaş medeniyetler içinde yerini alabilmesi ne de millî ve ahlaki değerleri benimsemiş, medeniyet şuuruna sahip, çağın gerektirdiği bilgi ve yeterlikle donanmış bireylerin yetiştirilmesi oldukça zorlaşacaktır.
Türk eğitim sisteminde pratik ve yapısal olmak üzere iki sorun türünden bahsedilebilir. Pratik sorunlar, mevcut yapı içinde karşılaşılan sorunlardır. Yapısal sorun denilen şey ise eğitimin temel amacından uzaklaşılması ve eğitimde pedagojik kaygıların yerini statik bir kişilik inşa etmeye dönük ideolojik bakışın yani belirli bir dünya görüşüne ve değer sistemine dayalı endoktrinasyonun almasıdır. Eğitimin amacı, özellikle genç bireyleri hayata hazırlamak, onların sorunlarını geçmiş tecrübelerin de yardımı ile çözmelerine yardım edecek bilgileri vererek hayata adapte olmalarını sağlamak ve yine onlara ebeveynlerinin sâhip olduğu değer dünyasını tanıtmaktır. Pedagojik kaygı ise bunu en iyi şekilde yapmanın yollarını aramayı ifade eder (Başdemir, 2012).
İşte Türk eğitim sisteminde pratik ve yapısal olmak üzere var olan ve artık kronik bir hâle bürünmüş bu iki ayrı sorunun özellikle eğitimin taşıdığı genç bireyleri hayata hazırlamak, onların sorunlarını geçmiş tecrübelerin de yardımı ile çözmelerine yardım edecek bilgileri vererek hayata adapte olmalarını sağlamak ve yine onlara ebeveynlerinin sâhip olduğu değer dünyasını tanıtmak amaçları doğrultusunda hareket ederek çözülmesi hâlinde artık “Kaliteli ve Millî Bir Eğitim Sistemi”ni inşa etmek daha kolay olacaktır ve böyle bir sistemin inşasıyla da gerçekten milli şuur sahibi şahsiyetler, milliyet şuurunun bilincinde olan toplum fertleri, Türk milletinin varlığını ilelebet payidar kılmak ve çağdaş medeniyetler içinde yerini alabilmesini sağlamak, millî ve ahlaki değerleri benimsemiş, medeniyet şuuruna sahip, çağın gerektirdiği bilgi ve yeterlikle donanmış bireyleri yetiştirme yolunda çok daha büyük atılımlar gerçekleşecektir.
Uğur Utkan
MEB - Tarih Öğretmeni
Kaynakça
Arvasi, S. A. (2015). Eğitim Sosyolojisi. Bilgeoğuz Yayınları.
Başdemir, H. Y. (2012). Türk eğitim sisteminin yapısal sorunları ve bir öneri. Liberal Düşünce Dergisi, 67, 35-52.
Mengene, Ş. (2025). Güçlü Türkiye için stratejik öneriler. Millî Vicdan Haber.
Sezgin, F. (2017). Etkili bir Türk millî eğitim sistemi için okul yöneticisi ve öğretmenlerin araştırma okuryazarlığı. Devlet Dergisi, 16 Ekim 2017.
