1971’de Denizli’de dünyaya gelen Çizer Oğuz Demir, çizgi roman ve mizah dergileriyle ilkokulda tanıştı. Lise yıllarında ilk çalışmaları yayımlandı. 1993’te Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümünden mezun oldu. Çalışmaları yurt içi ve yurt dışı çeşitli kataloglarda ve sergilerde kendine yer bulurken, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok ödüle layık görüldü. 2016’da kişisel sergisini açtı. 1993'ten beri illüstrasyon ve karikatür çalışmalarını sürdürüyor. Yazarımız Süleyman Aksoy’un Oğuz Demir ile yaptığı röportaj:
- Yılların tecrübelerine dayanarak çizerliğin dününe, bugününe, yarınına nasıl bir yorum getirirsiniz?
Geniş kapsamlı bir soru. Aklıma ilk gelen yerden başlayayım: dijital çağ. Bu çağ, insanları hızlı olmaya zorluyor. İnternette bir resme bakmak için birkaç saniyesini ayıran insanlara yazıp çiziyoruz. Mouse’un tekerleğini çevirirken gördüğü bir fotoğraf/çizim ilgisini çekerse ona 1-2 saniye daha ayırabiliyor. Bu kısa zamanda izleyicinin ilgisini çekmenin yolu, ilk bakışta anlaşılacak kolay işler ortaya koymaktan geçiyor. Bu hıza ayak uydurmak için ya yaptığınız işi “sanat” yapan şeylerden fedakârlık edersiniz ya da izleyiciyle iletişimin sürekli yeni yollarını bulmanız gerekir.
- Ebeveynler çocuklarının çizerliğe olan yeteneğini nasıl keşfedebilirler, onları nasıl destekleyebilirler?
Yetenekten daha önemli bir konu var: keyif almak. Çocuk kendini ifade etmenin yollarını arayarak büyür. Eğer çizerek kendini ifade edebiliyor ve bundan da keyif alıyorsa ebeveyne keşfedecek pek bir şey bırakmayacaktır. Ebeveynin yapabileceği, çocuğun kendini ifade etmekte kullanacağı aracı keşfetmek için uygun ortamı, zamanı yaratmak olabilir.
- Günümüzün gelişmeleri görselliğin önemini her alanda artırdı, artan önem kitaplara da yansıdı. Gelecekte türü fark etmeksizin tüm kitaplarda görsel unsurların vazgeçilmez olacağını öngörebilir miyiz?
Gelecek bunu zorunlu kılıyor. Hayatımızdaki her şey kolay ulaşılabilir ve hızlı tüketilir olmaya evrilirken kitapları bunlardan ayrı tutamayız. Okurun ilgisini ayakta tutabilmek için ilgi çekici tasarımlar, görsel destekli dijital kitaplar, sesli kitaplar çıkıyor. Gelecekte kitaplar şu an hayal edemediğim formatlarda okurlarla buluşacak. Yine de ileride hâlâ matbaa kokusunu seven insanların olacağına inanıyorum.
- Yazısız resimli kitaplar, kitaplar arasında başat bir rol üstlenebilir mi? Yazısız resimli kitaplara karşı nasıl bir bakış açısı geliştirilmeli?
Bence bunun bir alt basamağı çizgi romanlar. Çizgi romanlar 70’lerde çocuklarda, gençlerde elden ele dolaşan kitaplarken şimdilerde özel bir okur kitlesine hitap eden bir sanat dalı. Yazısız resimli kitapların, meraklısı olan bir okur kitlesine hitap eden kitaplar olacağını düşünüyorum. Ülkemizdeki yayınevleri de bu konuda pek umut verici değiller zaten.
- Günümüzde çocuk kitaplarında kontrolsüz bir artış gerçekleşiyor. Bir yanda az sayıda nitelikli eser ortaya konurken diğer yanda standartların altında pek çok eserin ortaya konduğu görülüyor. Eserlerin paydaşlarından olan çizerlerin bu artıştaki rolü nedir?
Çizerler, kitabın ortaya çıkışında yazar, yayınevi ve editörden sonraki basamakta dururlar. Etkin bir rolleri olduğunu düşünmüyorum. Benim bu konuda yaptığım, resimlemem için gönderilen kitabı çizerken keyif almayacağımı düşünüyorsam ya da dünya görüşüme uygun değilse o çalışmayı kabul etmemek olabilir. İçime sinmeyen bir metni resimlemek hem sıkıcı bir süreçtir hem de ortaya çıkacak resimler tatmin edici olmayacaktır.
- Motosikletle dünyayı gezmenin, iki tekerlek üzerinde hayaller kurmanın ve yol hikâyeleri biriktirmenin bir sanatçının çizimlerine etkisi nasıl olur? Çizimlerinizdeki etkileyici renkleri ve mesajları bu yaşanmışlıklara mı borçluyuz?
Yaşadığımız her şey, daha sonraki hayatımıza rehber olur. Farklı yerler görmek de öyle, okuduğumuz bir kitap ya da konuştuğumuz bir insan da... Ya da tüm dünyayı dolaşıp hiçbir şey öğrenmeden dönmek de mümkün. Asıl konu ne yaptığımız değil nasıl yaptığımız. İyi bir gözlemci olmaya çalışıyorum. Sadece gezerken değil, otururken de...
- Karikatürlerinizle insanları uyarmanızın hem bireylerin hem de toplumun eğitiminde nasıl bir rolü vardır?
İnsanın kendini ifade edebilmesi bir ihtiyaç ve çizmek bunun için iyi bir yol. Ne düşündüğümü çiziyorum, bunu yaparken de mutlu oluyorum. Birey ya da toplumun eğitiminde rolümün olması ilk hedefim değil. Ama çizdiklerim işe yarıyorsa ne mutlu bana!
- Yakın geçmişte illüstrasyonları size ait olan Dijital Çocuk adlı kitap yayımlandı. Çizimlerinizin niteliği, kitabı ne kadar benimsediğinizin nişanesi. Dijital Çocuk’la nasıl bir bağ kurdunuz? Dijital Çocuk’u nasıl tanımlarsınız?
Evet, keyif alarak, benimseyerek yaptığım bir çalışma oldu. Yazarla iletişimimiz hiç olmadı. Bana kitabın metni geldi, okudum, dijital dünyayla ilgili benzer düşünceleri paylaştığımızı gördüm. Üstelik 10 yaşındaki kızım sebebiyle şu an hayatımın içinde olan ve üzerinde sıkça düşündüğüm, çizdiğim bir konuydu. Hikâye ve roman gibi kurgu kitaplarda çizimleri metnin akışına uygun tasarlamam gerekir; Dijital Çocuk ise bir rehber kitap niteliğinde olduğu için bana konuyla ilgili istediğim gibi çizebileceğim geniş bir alan bırakıyordu.
Dijital Çocuk zamanını bilgisayar başında geçiren çocuklar ve onların endişeli anne babaları için yazılmış bir kitap.
- Çizimlerine doyum olmayan yapıt önerisi verebilir misiniz?
Codex Seraphiniaus.
Oğuz Demir’in kişisel hesabına şu adresten ulaşabilirsiniz: https://www.instagram.com/oudemir/
Comments