Son zamanlarda dünyanın ses getiren yapımlarından biri olan ve kısa zamanda Netflix’in en çok izlenenler listesinde kendisine yer bulan “Squid Game”, çocuk oyunlarına yönelik vurgusuyla her ne kadar çocuk grupları için izlenmesi uygun olmasa da oyunların duyguları nasıl şekillendirdiği konusunda ebeveynlere ve eğitimcilere fikir verebilmesi bakımından oldukça başarılı bir Kore yapımı dizi olarak karşımıza çıkıyor.
Dizinin odaklandığı konu temelde para için yarışan, çabalayan insanların başına gelenler olsa da hikâyenin “oyun” ve “eğlence”nin insan yaşamındaki değerini hatırlatması bakımından önemli olduğunu söylemek de mümkün. Nitekim dizinin sonunda bu çıkarımı yapabilmek hiç de zor değil…
Dizideki en ilginç unsurlardan biri ebeveynlerin ve eğiticilerin dizide yer alan çocuk oyunları ve herhangi bir çocuk oyununun nasıl yapılandırılması gerektiğine yönelik olarak fikir vermesidir. Aynı zamanda oyunların oynanmasının ardından oyuncuların, bir başka ifade ile sınıf ortamında öğrencilerin, hangi duygu durumlarında bulunabilecekleri; farklı durumlar için sunduğu olası bakış açıları dizinin eğitim ve oyun çerçevesine katkılarını güçlendirmektedir. Çünkü iyi bir oyun kurucu öğretmen, sınıfındaki öğrencilerin/oyuncuların profillerini iyi bilmeli ve yapılandıracağı oyunu bu kapsamda oluşturmalı, oyun herkes için eşit şartları barındırmalıdır.
Dizide, çocuk oyunlarından hareketle yetişkinlerin para kazanması için oluşturulmuş oyun sisteminde yetişkinlerin çocuk oyunlarının basit kurallarına uymak yahut daha sade düşünmek gibi niteliklerden yaşam deneyimlerinin sonucunda oldukça uzaklaşmış oldukları meselesi çarpıcı bir şekilde öne çıkmaktadır. Bu durum, ilerleyen yaşlarda oyun ve eğlenceden uzaklaşan monoton ve makineleşmiş yetişkin yaşamına bir ayna tutması bakımından oldukça değerlidir.
“Squid Game”de çocukken oyun oynayanların daha avantajlı olduğu da örtük olarak işlenmektedir. Çocukluklarında çocuk oyunlarını oynayan dizi kahramanları, daha pratik düşünebilmekte ve dâhil oldukları hayati risk taşıyan oyunlara daha hızlı uyum sağlayabilmektedir. Nitekim oyunun kazananı da dizinin sonunda kendisiyle “en eğlenceli oyun oynanan kişi”dir.
Dizide yer alan bir başka önemli unsur ise aynı kültür dairesinde yetişen bireylerin nesilden nesile çocuk oyunlarını aktaramamalarının yine örtük bir eleştirisidir. Örneğin bir oyunda bütün oyunculara verilen misketler daha yaşlı oyuncular tarafından yaşamalarını sağlayacak ya da ölmelerine neden olacak bir oyun olmasına rağmen yaşadıkları strese rağmen daha keyifli bir aktivite olarak öne çıkmaktadır. Gençler tarafından ise misket ile nasıl oynanacağı bilinmemekte, hatta bu oyun onlara göre anlamlandırılması güç ve eski bir oyun olduğundan yeni kurallar koymayı gerektirmektedir.
Squid Game, oyunun yaşamımızın tam da ortasında, vazgeçilmez olarak ve yaşamın kendisini var ederek sürdüğünü/süreceğini çarpıcı ve günümüz insanına, yaşam tarzına, bu çerçevede öne çıkan bütün aksaklıklara bir şekilde cevap veren sarsıcı bir yapım. Dünyadaki her insanın izledikten sonra oturup düşüneceği pek çok şey olacağı da şüphesiz!
21.yüzyılda da yeni bir dünya mümkün… Vazgeçmeden, iyilikle, oyunlar oynayarak, el ele…
Ezgi İNAL
Comments